Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneğinin 15. Kongresi Antalya’da yapıldı. Çok sayıda yerli ve yabancı katılımcıyı ağırlayan kongre kapsamındaki basın toplantısında konuşan Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Ahmet Rüçhan Akar, kongrede kalp damar hastalıklarında yenilik ve milli üretime katkı sağlama noktasında tartışmalar yaptıklarını söyledi.
Prof. Dr. Akar, milli üretime destek vermek için, dernek üyelerinin medikal malzemelerin yerli olarak üretilmesi için ciddi bir desteğin olduğunu ve bu amaçla ASELSAN ile bir protokol imzalayacaklarını dile getirdi.
KALP KAPAĞI ONARIMI
Kongrenin ana temalarından kapak onarımı hakkında bilgiler aktaran Prof. Dr. Akar, “Kapak onarımında çok ilerledik. Değiştirme yerine, onararak daha uzun sürede en az değiştirme kadar uzun süreli ve bir takım ilaçları almayı engelleyecek. Hamile kalacak genç kadınlarda kapak onarımları çok önemlidir. Mitral kapak özel bir dikiş malzemesiyle orijinali gibi oluyor. Ya domuz ya da sığırın kalp zarından yapılan kalp kapağı oluyor. Metal kapak ömür boyu ilaç almak zorunda kalıyor. Günümüzde onarılması mümkünse onarıyoruz. Kapak hastalıkları çok yaygın toplumda çok yaygın” ifadelerini kullandı.
“DOKTORLARIN KALBİ KIRIK”
‘Doktorların hepsinin kalbi kırık’ şeklindeki söylemlere açıklık getiren Prof. Dr. Akar, “Doktorlar şiddete maruz kalıyorlar. Kalp damar cerrahisi özelinde çok yoğun iş hacmi var. Yoğun nöbetler, yetiştirilen insanların aile ilişkileri bozuluyor. Bu mesleğe kendini adamayı öğretiyoruz. Bireysel ilişkileri olmayan genç arkadaşlarımız var. Bunları düzeltmek için emeğinin karşılığının verilmesi gerekir. Derdimizi anlattık. Bir yoldayız ama hedeflediğimiz yerde değiliz. Türkiye’de riskli hastaya bakmama gibi bir hakkımız olmadığını düşüyorum” dedi.
“ORGAN BAĞIŞI HALA ÇOK DÜŞÜK”
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ali Özatik, hastalıklar noktasında toplumun bilgilendirilmesinin önemli olduğunun altını çizdi.
Organ nakli konusunda alt yapı, hekim kalitesi olarak eksikliklerinin olmadığını kaydeden Prof. Dr. Özatik, “En önemli eksiğimiz organ bağışımız oransal olarak düşük. Bölgesel olarak farklılıklar var. Ege ve Akdeniz’de organ bağışı daha fazla oluyor. Ama Karadeniz, Doğu bölgelerinde düşük. Esas problem, bağışın yanında bu noktaya gelmiş hastalar, beyin ölümü gerçekleşen 4 hastadan bir tanesinin organını kullanabiliyoruz. Kişinin doku ve organlarının hayatta iken kendi rızası ile tıbbi olarak yaşamı sona erdikten, yani beyin ölümü gerçekleştikten sonra başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi organ bağışı olarak tanımlanır, ki ülkemizde bu yıl içinde 14.075 beyin ölümü vakası bildirilmiştir. Organ bağışı için verilen izin ise ne yazık ki yaklaşık % 25’tir. Bu hizmeti alması gereken 8090 hastaya organ nakli gerçekleştirebiliyoruz. Dünyada daha çok kadavradan organ nakli yapılırken, karaciğer ve böbrek ülkemizde canlı nakillerimiz var. Biz kalp olarak bir kadavraya bağlıyız. Olumsuz olarak basında en küçük çıkan bir haber, organ naklinin 12 ay durmasına yol açıyor. Nakil sonrasında ise başarı oranımız yüzde 90 seviyelerinde” diye konuştu.
“SORUN OLACAK HASTAYA BAKMAMA GİBİ BİR DÜŞÜNCEMİZ OLAMAZ!”
Malpraktis konusuna değinen Prof. Dr. Kürşat Bozkurt, “Kalp damar cerrahisinde, herhangi hasta bizim başımıza dert olur, dava açar diye bir düşüncemiz olmadı. Belirli branşlarda olduğunu biliyoruz. Bir doktor arkadaşım bunu söylemedi. İyi ki de yok. Bundan sonra da olmaz. Onun ucu bucağı yok. Riskli hastayı bana dert olur diye ameliyat yapmazsanız, sizin ameliyat etmemenizden dolayı o hasta ölürse kendinize, hastanın yakınlarına vicdanınıza nasıl açıklayacaksınız. Kolay hastayı herkes ameliyat eder” açıklamasında bulundu.
70 YAŞ ÜSTÜ 3 ERKEKTEN BİRİNDE DAMAR SERTLİĞİ VAR
Türkiye’nin en sağlıksız damar yapısına sahip ülkelerinden biri olduğunu işaret eden Prof. Dr. Bozkurt, “70 yaşın üzerindeki 3 erkekten birinde damar sertliği var. Bu oran Fransa’da, Almanya’da düşük, ABD bizimle yarışıyor. Japonlar çok daha sağlıklı. Türkiye damar sertliği açısından birinci ülke. Bunun nedenleri kötü beslenme, çok sigara kullanımı ve genetik eğilimdir. Çok yüksek bypass ameliyatı yapıyoruz. Ayakta veya oturarak çok fazla sabit durmamak gerekir. Arada kalkıp yürüyüş yapmak çok önemli. Masanın altına tabure koymak ve bol sıvı tüketmek önemlidir” dedi.
PENCERE KENARINDA OTURANLAR DİKKAT!
Prof. Dr. Bozkurt, uçak ve otobüslerde uzun süre yolculuk yapanlardan pencere kenarında bulunan yolcuların hareketsiz kalmaları nedeniyle, pencere kenarında oturanın, koridorda oturan kişiye göre 8 kat daha fazla toplardamar hastalığına yakalanma riski taşıdığına dikkati çekti.
VİDEO: 2017’DE EN ÇOK ÖLÜM KALP-DAMAR HASTALIKLARINDAN
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.